(bkz: özgün am al)*

dtp destekli 2 bağımsızın ardından kalan 4 vekilliği akp nin aldığı memleketim.
oy vermek için bir kaç gün önceden geldim, gelir gelmez ayağımın tozuyla bağımsız aday ahmet türkün konvoyunun üzerime attığı tozlar karıştı, yüzlerce arabalık konvoydan yükselen tek slogan "oy namustur, namus satılmaz" dı,
atılan sloganın sebebini öğrenmek için çok beklememe gerek kalmadı, chp nin 1. sıra adayı cinsel taciz suçlamalarıyla il gündemine oturan aşiret ağası 40-50 dolar karşılığında oy satın alıyormuş, bu hadiseyi kameraya filan çekmedim ama gözlerimin önünde cereyan ettiğini belirtmek isterim.
heaa bu arada partiyi suçlamıyor ve lokal bi olay olduğunu düşünüyor olmakla beraber epeydir üzerinde şaibe bulunan bu adamın neden tekrar aday gösterildiğini de merak etmiyor değilim... zaten sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partinin güneydoğu ve doğu anadoludaki listelerini aşiret ağalarına peşkeş çekmesi ne kadar demokrat bir tavır onu da sorgulamadan edemiyorum. ayrıca chp yönetimi güneydoğuda yerel yöneticilerini ve adaylarını yalnız bıraktı, miting düzenleyemediler ve merkez örgütlere neredeyse hiç destek sağlamadı, zaten chp nin son dönem kürt sorunuyla ilgili açıklamaları yerel temsilcilerini zor durumda bırakıyordu, yüz yüze ve sıcak temas sağlanamayınca sandık başına üç beş oy ancak alabildiler.
bağımsızlar kendi aralarında önemli bir sorun yaşamışlar, ahmet türkün isminin ysk tarafından onaylanmaması halinde yedek olsun diye başvurusu yapılan kişi ahmet türk onay alınca çekilmedi ve epey ciddi tartışmalar yaşandı.
bağımsızların diğer vekil adayı emine ayna da rahat bir şekilde kazandı, ancak güneydoğuda esen akp rüzgarı burda da kendini belli etti ve akp bağımsızları geçerek birinci parti oldu,
ilk günlerde moil benzin istasyonlarının sahibi, mardinspor başkanı ve geçen dönemin bağımsız milletvekili süleyman bölünmez akp listelerinden 2. sıradayken hakkındaki yığınla suçlama nedeniyle parti tarafından çekilmeye zorlandı, çok geniş bir tabanı olan bu zat uzun süre akp aleyhine çalıştı ve kendi bir yandaşını bağımsız olarak meclise sokmaya çalıştı ancak başarılı olamadı, akp nin mardinde bağımsızlar ve süleyman bölünmeze rağmen birinci parti gelip 4 milletvekili çıkarması kendileri açısından etkileyici bir performanstı,
haaa akp listelerinden kayda değer ve yakında mecliste ismini sıkça duyacağımızı tahmin ettiğim harvard masterli stanford doktorali boğaziçi üniversitesi hocalarından hukukçu cüneyt yüksel çok isabetli bir adaydı. aşiretlere göre liste yapıp birikimsiz, hatta konuşmayı bile beceremeyen adamlar yerine böyle isimlerin meclise girmesi tabi ki çok daha sağlıklı bir temsiliyet sağlayacaktır.
benim oyumu merak edenlere kötülenme riskini göze alarak söyliyim, ahmet türk.

halka rağmen halk için şebekliği 2000 li yıllarda artık geçmiyormuş.

küçük olsun benim olsun diyerekten genel başkanlığı bırakmayacağını tahmin ettiğim ebedi kaybeden.
ayrıca oylarımızı oylarımızı 1-2 puan arttırdık deyip kalırsa ve bu performansla devam ederse 10-15 seçim sonra tek başına iktidar şansı yakalayabilir pekala. nasıl olsa bu adamın ne ölece ne de chp yi bırakacağı yok, bekleyelim görelim....

kimi zaman popüler kültür figürlerine karşı kişisel hissiyatıma tercüman olan bir ukalalık tarzı vardı bu amcanın, lakin dün level atladı, ukalalıktan çirkefliğe geçti, üzerine yakışmadı doğrusu...

coca cola daha bi emperyalist daha bi sömürge unsuru olarak kabul edilir, pepsi her ne kadar bir farkı yoksa da daha masum görünür, en azından öyle bi imajları var..

tartışmaya taraf olmadan kısa bir bilgi: zamanında komünistler şimdiki pkk dan daha tehlikeli görülürdü, o kadar ki iktidar ve muhalefetin yanı sıra tabi ki kolluk kuvvetlerinin bu sol muhalefete karşı (hatta muhalefet bile değildi, sanatçı ve yazardı çoğu) tavırları vahşilik ötesiydi, meclis tutanaklarında öyle cümleler var ki okumaya utanırsınız.
bugün nazım hikmeti ağzından düşürmeyen cumhuriyet gazetesi vakti zamanında nazım hikmetin resmini koyup, "doya doya tükürebilesiniz diye resmini basıyoruz sizin için" diye yazmıştı manşetten,
sabahattin aliyi bir dost sohbetinde atatürkle ilgili hoş olmayan şeyler söyledi diye ihbar edip sinop cezaevine attıran, büyük kemalist cemal kutaydı, bugün cumhuriyet mitinglerinde aldırma gönülü söyleyip coşan kalabalıklar bu şiirin sinop cezaevinde atatürke hakaretten yatan bir şair tarafından yazıldığını pek kolay unutmuştur...
komünist düşmanlığı şimdikinden daha tehlikeliydi cünkü komünistler azdı ve öldürüp öldürüp bitirme olanakları vardı bunların, denememiş de değillerdi,
ki kanımca sistem için nazım hikmet ahmet kayadan çok daha tehlikeli ve nefretle bakılan bir figürdü. ama her zaman lanetlenecek, linç edilip ibret vesikası gibi sunulacak birilerine ihtiyaç duyar sistem, çünkü kendini hatırlatmak zorundadır.

tanım: ne anlama geldiğini çözemediğim cümle *

devletin kutsal kıldığı görevlermiş, zaten vatandaş dediğin devletin mutlu etmekle, sağlıklı, eşit ve adil yaşatmakla görevli olduğu bireyler değil ki....
vatandaş devleti güçlü ve zinde tutmak zorundadır, her yıl kabe ziyareti gibi anıtkabire gitmeli, türk-müslüman-suni-laik ekseninde durmalı, siyasetle uğraşmamalı, kafasına vuruldukça hazırola geçmeli, her türk askerdir ayrıca....
ne kadar farkındayız bilmiyorum ama nazi döneminin propagandaları da böyleydi, ne garip....

baskın oranla birlikte seçilmesi halinde mecliste geriye kalan 548 kişiden çok daha iyi performans göstereceklerine, kamuoyu oluşturacaklarına, emekçi, ezilen, dışlanan insanların sesi olacaklarına adım gibi eminim...
içi boş deniyor da merak ettim şimdiye kadar kaç milletvekili dinlediler ve kaçı ufuk uras la baskın oran kadar birikimli ve yetkin... heaa bi de içi dolunun kriteri ne kuzum?

keynes kasmadan, okan bayülgen tarzına kaçmadan en basit şekilde açıklarsak bu eleştiriyi yapanlara bu imkanı tanıdığından yani kusanların üzerine kusmaya imkan verdiğinden önemli bir platformdur sözlükler. klişe sol tabirini ödünç alıp, 12 eylül demagojisini de yabancı kontenjanının +1 i kabul edersek; fikirleri, beklentileri, beğenileri, öfkeleri, sevinçleri, pislikleri, pişmanlıkları, bilgisizlikleri, bunalımları, mutlulukları vs. gençliğe dair ne varsa toplumsal hayatın dışına itilmiş, edilgen kılınmışken sözlük bir kaçış ve paylaşım olanağı tanımıştır, bugün ne kadar farkındayız bunun bilmiyorum ama ilerde bunun önemini ve etkisini çok daha iyi anlayacağız. * *

renkliliktir maksat ama netice tek renkliliğe tekabül ediyor nedense.

(bkz: hepimiz tuzu kuruyuz)

polemik olsun, popülerite olsun da nasıl olursa olsun diyerek sözlüğe sıçanlardan daha makbuldür benim için.

parmaklamak.

"barış istiyorsanız politikacıları öldürün."

bernard shaw

hayvani sezon arasından sonra yerine koyacak bişey bulamayanlar için bunalım sebebidir ayrıca.

cılkı çıkarılmaya başlanmıştır.

döner ayran dağıtılıyorsa gayet de iyi bir aktivitedir, yanı sıra eğlenceli ve komik yönleri de çok...

tangası gözüken moderatörün de ismi belirtilsin, şeffaflık olsun, hayat bayram olur belki...

hasretle bekleyenlerin dileği olur da darbe gerçekleşir ya da memlekette yeni bir milliyetçi cephe hükümeti idareyi alırsa bu başlığa muhtemelen ibne, şerefsiz, vatan haini, sözde vatandaş, işbirlikçi gibi bkz ler verilecektir... bunları yazmak için sabırsızlanan vatansever ve zinde arkadaşlar azcık daha beklesinler, rüzgar onlardan yana esiyor...